***
Oğlum hala gizli görevde olduğumuzu sanıyor. Ne zaman bir yere gide-
cek olsak, “gizli göreve mi gidiyoruz baba?” diye atılıyor. Tanıştığı herkese de “siz de mi gizli görevle geldiniz?” diye soruyor. Geçen hafta ilk kez birlikte piknik yapıp top oynadık. Elektronik kelepçeyle yaşamak zorunda kaldığım günlerde ona hep “rahatsız olduğum” yalanını söylüyorduk. Be- nimle maç yapınca çok sevindi, “ne güzel oynuyorsun babacım, iyileşmiş- sin sen! Dünyanın en mutlu çocuğu benim!” diye haykıracaktı.
***
Ülkemden ayrılmadan çok kısa bir süre önce bir otobüs yolculuğu yap-
mış ve şoförle muavinin konuşmasına şahit olmuştum. Muavin yapılan operasyonları tasvip etmemekteydi ve “bunlar da iyice saçmaladı.” di- yordu. “Benim trafik polisi akrabamı bile meslekten attılar.” Şoför onu uyardı; “Öyle deme, bunlar çok tehlikeli! Bunların hepsini öldürüp kemik- lerine de asit dökeceksin ki, bulunamasınlar! Bunlara mezar bile lüks!” Ürpermiştim o gün, benim kemiklerime bile tahammülü olmayan insan- larla bir arada yaşıyordum…
***
Bir gün bisikletle gezerken, bizim orada da çokça bulunan ısırgan ot-
larını gördüm ve çok duygulandım. İnsanın içinden ısırgan otlarını sarılıp sarmalamak gelir mi? Gelir. Çok özlemişse, gurbetteyse, yalnızsa elbet gelir.
Almanya satın alma linki: